Her aile, geçmişinden bugüne kadar, övünç duyabileceği bir aile ferdinin, soy ağacının bir yerinde olmasını ister. Bir paşa soyundan, bir sadrazam soyundan; kısaca, herkes tarafından tanınmış bir kişinin soyundan gelmiş olmak o ailenin gurur kaynağıdır.
Düşünün; öyle bir aile ki, Cihan İmparatoru, İstanbul Fatih’i Fatih Sultan Mehmed Han’ın Kaptan-ı Derya’sı Yavaşca Şahin Mehmed Ali Paşa’nın, Divan Şairi Yavaşcazade Sezai Efendi’nin, yine ailenin anne soyundan gelen cumhuriyet dönemi edebiyatçılarından Prof. Dr. Faruk Kadri TİMURTAŞ’ın olduğu bir aile... Hepsi nur içinde yatsın...Kim böyle bir aile geçmişi ile gurur duymaz ki?..
Ben ki, böyle bir aile geçmişi ile gurur duyarken, Türk Musıkisi’nin duayeni, benim için, kendi tabirimle “YAŞAYAN EFSANE” ve her zaman “EVLADI” olmaktan gurur duyduğum Prof. Dr. Alaeddin YAVAŞCA’nın yeğeni olmanın tarif edilmez onur ve mutluluğunu yaşıyorum.
Küçük yaşlarımdan itibaren O’nun bestelerini ezberlemek, O’nun isminin zikredildiği, eserlerinin okunduğu ortamlarda “O BENİM AMCAM” diye her seferinde içimde aynı gururu hissetmek; bunu hiç yaşamamış olanlar için bilmem nasıl tarif edilebilir?
Öyle bir değer ki; hem san’atçı kişiliği ile, hem hekimliği ile, hem de o çok özel, örnek şahsiyeti ile yalnız Türkiye’de değil dünyanın dörtbir yanında her zaman takdir kazanmıştır.
İnsanların, aile fertlerinden birinin takdir edildiğini bilmesi her zaman kendilerini mutlu kılar. Benim için ise, Yavaşca soyundan gelmek ve bu soyun en önemli fertlerinden biri olan amcam Alaeddin YAVAŞCA ile aynı havayı teneffüs etmek dünya hayatında yaşanabilecek en büyük gurur ve mutluluktur...
Allah seni başımızdan eksik etmesin...
16.02.2008
Evladın
M.Cemil YAVAŞCA