TÜRK MÜZİĞİNİN DUAYENİ DR. ALAEDDİN YAVAŞCA
Türk San'at Musikimizin en değerli bestekar,icrakar,güftekar ve hocalarından olan Dr. Alaeddin Yavaşca, aynı zamanda tıp dünyamızın da önemli simalarından birisidir. Bir doktor olarak, insanın maddi varlığına şifalar sunduğu gibi, güzel san'atların en güzel dalı olan musikide hizmetkardır. Seviyeli ve başarılı bir hekim olduğu kadar, mükemmel bir icracı ve bestekardır.
Besteleri eşsiz birer sanat anıtıdır. Sağlam musiki bilgisini, pınar pınar kaynayan ilahi ilhamlarla birleştirilmiş, gönlünde hapsedemediği hassasiyetini ve duygularını nota kalıplarına dökmüş, onları ilahi nağmelerin benzersiz motifleri ile tezyin etmiş ve en güzel birer armağan olarak musiki aşıklarına sunmuştur.
Musikimizin hemen hemen her formunda çok değerli eserler vermiş, en büyük müzik formu olan Mevlevi ayininden tutun da peşrev, beste, ağır semai, yüzük semai, saz semaisi, klasik ve neo klasik formda şarkılara, medhalden, çocuk şarkılarına kadar hemen her türden eserler besteleyerek bu sahadaki derinliğini belgelemiştir.
Alaeddin Yavaşca, bestekarlığının yanında iyi de bir güfte yazarıdır. "Boğaziçi şen gönüller yatağı / Her köşesi aşıkların otağı" beyitiyle başlayan ve dillerden düşmeyen Hicaz bestesinin güftesi de kendisine ait olduğu gibi, yine çok tutulan " Gülen gözlerinin manası derin / Gönlümün tahtıdır sevdiğim yerin" adlı Hüseyni şarkısının ve Mahur Kilis Destane adını verdiği bestesinin "Kilisimin bağları / Kekik kokan dağları" diye başlayan ve " Tarihten ses getiren / Büyük camilerdedir" beyitini ihtiva eden güftesi de kendine aittir. Bu ikinci beyitteki ruh, onun bestelerindeki ilahi akışarın, manevi motiflerin ve halkımız arasında bu denli tutulmasının ve sevilip sayılmasının gerçek yüzünü yansıtmaktadır.
Alaeddin Yavaşca'nın bestekarlığı kadar, hatta ondan daha da öne çıkan meziyeti, onun benzersiz bir icrakar oluşudur. Alaeddin Yavaşca, fevkalade bir tavır estetiğine sahiptir. O bir eseri okurken, insanın ruhunu kanatlandıran cennet güzellikleri arasında gezindiren bir esinti yelpazeler dinleyenin gönlünü. O böyle bir lezzeti yudum yudum tattırırken eserin özüne de bağlı kalan eşsiz virtüözlerdendir. Allah vergisi kadife gibi yumuşak, billur gibi net, ipek gibi bir ses lezzetine sahiptir.
Bir gün merhum Saadeddin Heper hocamız, bir sohbet esnasında: "Alaeddin Yavaşca ile Bekir Sıtkı Sezgin perdeleri çok sağlam basıyorlar, onlarda detone yoktur" demişti. Büyük üstad Saadeddin Heper hocamız, en çok, talebesi merhum Kani Karaca ile Alaeddin Yavaşca'yı beğenir ve takdir ederdi.
Alaeddin Yavaşca, Bugün Türk Musikisi'nin nazarıyatında ve icrasında söz sahibi ve müracaat mercii olan duayenlerden birisi değil, birincisidir. 50 yılı aşkın bir süredir performansını koruyabilen, aynı lezzeti tattırabilen uzun soluklu, nadir sanatçıların başta gelenidir.
Hacı Cemil Efendi ile Enver Hanım'ın çocukları olarak 1926 Mart'ında Kilis'de dünyaya gelen, bugün bir asra merdiven dayamış ömrü ile Alaeddin Yavaşca'yı milletimiz, sevgisi ve saygısı ile onurlandırmıştır. O, Türk musikisinin gerçek değerini bilenlerin gönlünde gerçek değerini bulmuş ve ölümsüzleşmiştir.
Saygıdeğer hocamıza, kalan ömründe, olgunluk meyveleri olacak yeni yeni eserler vermesini bekler, nice yıllara sağlık ve mutluluk dolu, iman selameti ile ziynetlenmiş hayırlı ve uzun ömürler dilerim.
H. Amir ATEŞ -26 Şubat 2008